Beğenmeyen Okumasın ekibi olarak
bu zamana kadar ortak okuyacağımız kitapları hep beraber belirledik. Okuduğunuz
çoğu yorum kişisel olarak okuduğumuz kitaplara ait ancak en eğlencelileri ve verimlileri de ortak okunanlardan sonra
yazıldı. Bu yazımız da ortak bir kitaba dair ancak bu kitap diğerlerinden biraz
farklı. Takip edenler bilirler –takip etmeyenleri de buradan tekrar davet
edelim- twitterda edebiyat dünyasıyla ilgili farklı bilgiler ve yazarlardan
alıntılar paylaştığımız bir hesabımız da var: @bgnmynkmsn. İsmimizin uzunluğu
itibariyle twitter hesabımızı sessiz harflerimiz olarak belirledik. Blogumuza
kıyasla oldukça yeni bir mecra bizim için, mümkün olduğunca orayı da
desteklemeye çalışıyoruz. Bu çalışmaların bir örneği olarak da daha fazla
takipçiye ulaşabilmek için kendi çapımızda bir aktivite düzenledik ve 100.
Takipçimizin seçeceği kitabı okuyacağımızı duyurduk.
Sayın JimmyCarrier’in belirlediği kitap yazar Çağatay Güney’in kaleminden “Fatih’in Cenovalı Sırdaşı: Lupo’nun Adı” isimli kitap oldu. Kitabı okuduktan da sonra takipçimize tekrar yazıp katkıda bulunmak isteyip istemediğini sorduk ama dönüş alamadık, umarız buradan bizi görür ve yorumlarını iletir.
Cenova’da bir kerhanede
doğan ve hırsızlıkla geçinen Lupo’nun önce İtalya’dan sonra Osmanlı ve Macar
hakimiyetindeki bölgelere uzanan hikayesini konu alıyor. Tabi bu sadece bizim
okuduğumuz kısım. Her ne kadar biz bir cildini okumuş olsak da isminden
anlaşılacağı Fatih Sultan Mehmet’e kadar dönemine kadar giden bir kitap
aslında. O dönemi anlatmaya gerek yok, tarihle uzaktan bile ilgilenen insanlar
için dönemin ana dinamiği malum: Özellikle Balkanlarda yaşanan toprak alıp kaybetme
ile sınırların belirsiz hale geldiği savaşlar ve sonrasında Osmanlı’nın kesin
hakimiyeti. Lupo’nun kişisel gelişimi de farklı bölgelerde de olsa biraz
Osmanlı’nın güçlenmesi ile paralel ilerliyor. Osmanlı kontrolündeki sınır
bölgesinde aldığı askerlik eğitimi, Macar Hünyadi komutasındaki bölgede Latin
papazdan aldığı okuma yazma eğitimi vs. bu süreçte birer adım. Ana olarak
savaşlar ve Lupo’nun gelişimi işlense de tabi ki aşk konusu da göz ardı edilmemiş.
Hem Lupo’nun çok da imkanlı olmayan aşkı ve diğer yasak aşklar baharat olarak
tat vermesi için konuya dahil edilmiş.
Son dönemde yükselen değer
Osmanlı konsepti ile ilgilenenler için ilginç olabilecek bir kitap ancak neredeyse
bir senaryo detayında anlatılmış hikaye, görüntü yönetmeni titizliğinde bir
anlatım ve ince detaylar hikayeyi takip etmeyi zorlaştırıyor ve sıkıcı hale
getiriyor. Savaş alanındaki bir askerin
etrafında dönüşü bile bir paragrafta anlatıldığından ilk cilt bile 600 sayfayı
bulmuş. Bu detayda okuyarak sahneleri gözünde canlandırmak isteyenler de
olacaktır muhakkak ancak yaratıcı bir eser olarak edebi bir beklenti içine de
giriyor insan ve kendisine şu ana kadar okuduklarından farklı bir şey katsın
istiyor. Maalesef ki bunu kitapta bulamadım. Klişe birkaç felsefik cümle ne
yazık ki bunun için yeterli değil. Tabi bunlar kişisel fikrim. Bu tarzı da beğenenler olabilir. Ancak kitabın
ciddi başka bir problemi var: Yazım hataları. Her türlü eser emek harcanarak
yazılıyor ve binbir uğraşla basılıp okuyucu ile buluşuyor. Bu noktada bu tarz
hataları kabul edilmez buluyorum.
Şahsen başlarken bir seri kitap
olduğunu fark etmemişim ve hevesle tamamlamaya çalıştım ama kitabın sonunda hikayenin
yarım kalması ve daha 5 cilt olduğu gerçeği beni hayal kırıklığına uğrattı. Yazım
hataları ve edebi değer eksikliği nedeniyle de diğer ciltleri okuyamayacağım
maalesef. Ekip olarak benzer yorumlara sahibiz, her toplaşmanın vazgeçilmezi bir
cümlelik yorumlarımızı bu kitap için de yaptık. Ayrıca - belki de dayanıklılık anlamında gururla- söyleyebilirim
ki sonuna kadar gelebilen tek kişiyim.
Ekipten notlar
Merve: Yazar kitap yazmadan önce anlatım
bozukluğu yapmamayı öğrenseymiş.
Hazal: Murat Menteş’ten özür
diliyorum.
Burcu: Bari yazı karakterini küçültüp daha ince bir
kitap basıp daha az ağaç katletselermiş.
0 yorum :
Yorum Gönder