Halide Edip Adıvar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Halide Edip Adıvar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

02 Şubat, 2014


 Halide Edip,  özellikle 1920’lerle birlikte Anadolu insanını konu alan ve siyasi içeriği ağır basan gerçekçi romanlar yazmaya başladı. Bu dönemde en çok ses getiren eseri 1922 senesinde İkdam Gazetesi’nde tefrika edilen ve kısa bir süre sonra da sinema salonlarında gösterime giren Ateşten Gömlek’tir.

Eserin ana karakterleri, hastabakıcı Ayşe, Ayşe’nin kardeşi Cemal, Binbaşı İhsan ve Dışişleri memuru Peyami’dir. Hikayeyi, Peyami’nin hastanede kaleme aldığı bir hatıra defterinden öğreniriz.

Yıllar öncesinde Peyami, amca kızı Ayşe’yle evlendirilmek istendiğinde, buna itiraz etmiş ve bir fırsatını bulup Almanya’ya kaçmıştır. Oysa savaşın ardından, mücadeleci kadın kahraman Ayşe’ye aşık olacak, verdiği karardan ötürü pişmanlık duyacak fakat duygularını ona hiçbir zaman açıklayamayacaktır. Ayşe ise, İstanbul’da tanıştığı başka bir akrabasıyla evlenir. Ama İzmir işgali sırasında eşini ve oğlunu kaybeder. Bu yüzden, yeniden İstanbul’a, akrabası Peyami’nin yanına gelmek durumunda kalır. İstanbul’da Cemal’in arkadaşı, İhsan’la tanışır ve bu onun için yeni bir hikayenin başlangıcı olur. Öte yandan, İstanbul’un işgalinden sonra hayat şartlarının giderek zorlaşmasıyla birlikte savaşa katılmak için önce İhsan ve Cemal, daha sonra da Peyami ve Ayşe Anadolu’ya geçecektir. Bundan sonra, Anadolu’da bir çete kurup, ulusal harekete olan desteği arttırmaya çalışırlar.   

Ateşten Gömlek, bir belgesel roman özelliğinde, idealize edilmiş karakterleri, gerçekçi anlatımı ve etkileyici mekan tasvirleriyle önemli bir dönem eseri. İstanbul’un işgaline karşı coşkulu konuşmalarıyla hatırladığımız, işgalden sonra savaşa katılmak için Anadolu’ya geçen, savaşın ardından da Anadolu’da meydana gelen tahribatı incelemek için kurulan Tetkik-i Mezalim Komisyonunda yer alan ve buradaki gözlemlerine dayanarak bu eseri kaleme almış bir yazarın gerçekçiliğiyle de bütünleşmiş bir eser.

Halide Edip de, romanının isim babası olan Yakup Kadri’ye ithafen yazdığı önsözünde “Sakarya silah arkadaşlarımın ‘Ateşten Gömlek’te birkaç solgun aksini İstanbul, ihtilal ve ordu günlerinden alıp kağıt üstüne koymağa çalıştım” diyerek anlatır kitabını.

Bu eser, erken Cumhuriyet dönemi sinemasında da farklı bir iz bırakıyor. Ateşten Gömlek filminde ilk kadın tiyatro ve sinema sanatçılarından olan Bedia Muvahhid, Ayşe’yi ve Munire Hanım (filmin afişinde Neyyire Neyir olarak yer alıyor) ise Kezban isimli köylü bir genç kadını oynamıştır. Bu film, yazarının ve oyuncularının “Müslüman Türk kadın” kimlikleriyle öne çıkıyor. 1923 senesi, Süs Dergisi’nde yayınlanan bir makalede, tam anlamıyla Türk mahsulü bir film olarak nitelendirilmiş ve özellikle ilk kez bir filmde Türk kadınlarının rol almış olmasından övgüyle bahsedilmiştir.[1]

Zaten Cumhuriyet’in ilk yıllarında, sinema kadınlar için yeni ve farklı hayat imkanları sunan bir mecra. Sinemanın gündelik hayata girişiyle birlikte, kadınlar hem izleyici hem de oyuncu olarak modern hayatın içerisinde yeni bir mecrada yer almaya başlıyor. İşte böyle bir dönemde Muhsin Ertuğrul’un yönetmenliğinde sinemaya uyarlanan bu eser gösterime girdiği andan itibaren yoğun bir ilgiyle karşılaşıyor. (Bu ilgi 1920’lerde sayıları giderek artan sinema salonları ve izleyici kitlesi düşünüldüğünde önemsenmeye değer.)

Dönemin koşulları içerisinde Ateşten Gömlek hem kitap hem de film olarak büyük bir popülerlik elde ediyor. Bir yandan “yeni toplum” ideallerinin ifade edildiği ve bir yandan da savaşın Anadolu’da yarattığı etkilerin detaylı bir şekilde gözler önüne serildiği bu eserin edebiyat ve sinema tarihimizde çok farklı bir yeri olduğu aşikar. 




  
[1] “Bedia Muvahhid Hanım Ateşten Gömlek Filminde” Süs Dergisi (Haftalık Edebî Hanım Dergisi), 16 Haziran 1923, sayfa 11.



28 Şubat, 2013

HALİDE EDİP ADIVAR'DAN BİR KADIN ROMANI

HANDAN


Halide Edip Adıvar genel olarak aktif politika yaşamı ve bu çerçevede özellikle de Kurtuluş Savaşı ile ilgili yazdığı romanları ile bilinir ancak kendisi aynı zamanda kadın psikolojisi üzerinde durduğu romanların da yazarıdır aynı zamanda.

Ben ise bu yazıda daha çok bilinen "Ateşten Gömlek" "Vurun Kahpeye" gibi romanları yerine kadın psikolojisi üzerinde durduğu "Handan"dan bahsetmek istiyorum.   
                             
Halide Edip'in bu romanını ilk defa ortaokulda yıllarında okumuş ve çok beğenmiştim. Dimağımda bıraktığı bu hoş izlenim nedeniyle de kitap kulübümüze bu kitabı önerdim. Beğenmeyen Okumasın ekibi olarak ayın romanı Handan'ı çok farklı bir açıdan ele alıp tartıştığımız yazımız için linke tıklayınız:
http://begenmeyenokumasin.blogspot.com/2012/12/handan-diziler-cagnda-bir-yapmc-ayb.html

İşbu romanımız; adından da anlaşılacağı üzerine Handan ismindeki ana karakter etrafında şekilleniyor. Karakterlerin birbirine yazdığı 66 mektupta farklı bakış açıları ile olayları takip ediyorsunuz kitap boyunca. Bu farklı mektuplara hakim, ortak bir hava var o da hüzün ve trajedi.

Handan o döneme göre oldukça iyi bir eğitim almış, kaymak tabakadan bir aileye mensup. Bir kadın karakter için oldukça farklı olan zekası ve entellektüelliği öne çıkarılmış. Gene döneme göre oldukça güçlü ve özgür ve fiziksel olarak çok güzel bulunmasa da herkes tarafından hayranlık duyulan bir kadın. Ancak bunlar kendisini mutlu etmeye yetmiyor.

Handan 13-14 yaşlarında Abdülhamit yönetiminin muhalifi olan Nazım isimli bir hocadan ders almaya başlar, zamanla aralarında yakınlık doğar ve birbirlerine aşık olurlar. Nazım aşkını doğrudan ifade etmek yerine dava arkadaşı olarak bir hayat yolculuğuna çıkmayı önerir Handan'a. Ancak Handan evlenme teklifini reddeder ve kadınlığını yaşayabileceğini düşündüğü Hüsnü Paşa ile evlenir. Bu evlilik hapishanedeki Nazım'ın intiharına yol açar, intihar mektubu da Handan'ın kalbinde onarılamaz bir yaraya neden olur.

Konunun detaylarını Handan'ın kuzeni Neriman ve eşi Refik Cemal sayesinde öğreniriz. Neriman Handan'a büyük bir hayranlıkla bağlıdır ve yürekten üzülmektedir. İşleri sebebiyle Londra'da bulunan çifte, eşiyle arası bozulan Handan da eşlik eder. Refik Cemal ise geçmişiyle ilgili Handan'ı onaylamasa da sohbet etmekten çok hoşlanır. Neriman da entellektüel olarak eşini tatmin edemediğini düşündüğünden ve hayranlığı sebebiyle bu yakınlığı takdir eder. Bu süreçte eşinden ayrılan Handan, gitgide bir depresyona sürüklenir ve hafızasını kaybeder. Tedavisi için Sicilya'ya yaptığı yolculukta ona Refik Cemal eşlik eder. Bu seyahatta aralarında aşk doğar ancak Handan iyileşmesi ile Neriman'a olan ihanetinin bilincine varır ve psikolojik çöküş nedeniyle tekrar hastalanır. Bu hastalıktan kurtulması mümkün olmaz ve vefat eder.

Bu hazin sonla biten hikayede Handan hep kendi ayakları üzerinde durabilen bir insan portresi çizilmiş ancak hayatını hep erkekler tanımlamış ve gidişatı da onlar belirlemiş. Önce Nazım'la olan aşkı ve kendisine bir birey olarak yoldaşlık teklif eden Nazım'dan kaçışı, kendisini el üstünde tutacağını düşündüğü Hüsnü Paşa ile olan evlilik ve iyileşmesi için yardım eden Refik Cemal. Erkekler etrafında pervane ama kendisi bir türlü tatmin olmayan bir portre.

Romanla ilgili ayrı bir noktada da otobiyografik bir yanı olması. Karakterin entellektüel düzeyine ve erkeklerle olan ilişkilerine baktığımızda Halide Edip'in kendi hayatında da izler taşıdığı görülüyor. Bu anlamda roman, hem dönemin kadın-erkek ilişkileri anlamındaki dinamiğini anlamak hem de önemli bir figür olan Halide Edip'in hayatını farklı bir şekilde yorumlamak isteyenler için farklı bir alternatif olabilir.




10 Aralık, 2012

Beğenmeyen Okumasın ekibi, bu akşam Halide Edip Adıvar'ın Handan romanını tartışmak için toplandı.
Kindle'dan Retro'ya geçiş...



Ama tartışılan kitaptan ziyade,Yaprak Dökümü'nün, Aşk-ı Memnu'nun, Dudaktan Kalbe'nin dizi olduğu şu dönemde bu kitabın uyarlamasının kaç sezon prime time gösterilebileceği oldu. Hatta oyuncuları bile bulduk. Az sonra!

Öncelikle kitapla ilgili birer cümlelik düşünceler: 

Burcu: Ateşle barut yan yana durmaz...
Özlem: Gene okumadım...!
Gözde: Kadın devamlı ilgi odağı olmak istiyor, böyle bir dünya yok!
Merve: Erkek karakterlerin hepsi gerizekalı!
Hazal: Yapımcıları göreve davet ediyorum!


Kim hangi karakteri oynasın? 
Üç farklı Handan, favorimiz belli...
Bu sorunun üstünde de epey bir vakit geçirdik. Verimli bir çalışma olduğu kanaatindeyiz. Eğer olur da senaryo istenirse, en az 3 sezon izleyiciyi hezeyandan hezeyana sürükleyecek bir çalışma da yapabiliriz. Bunu da burada belirtmiş olalım. 
Yalnız başrol candır dediğimizden, bunu seyirciye sormak istiyoruz. Lütfen Handan karakteri için önerdiğimiz isimler arasından bir seçim yapınız! 

Neriman: Hazal Kaya ( Sebebiyle açıklayalım: Çünkü Neriman,Türk edebiyat tarihinin Nihal Ziyagil'den sonra gelen en sümsük karakteridir. Hazal Kaya'nın son ana kadar hiçbir şey anlamadan bu rolün de üstesinden geleceğine eminiz) 

Refik Cemal: Cansel Elçin (O ne yere bakan yürek yakandır o!)

Hüsnü Paşa: Emre Kınay (İyiyi de kötüyü de güzel oynar...)

Server: Kutsi (Panik yok, sadece mektup okuyacak...)

Nazım: Nejat İşler (İlk çeyrekte karakter öldüğü için, diziden ayrılarak istikrarlı bir gidişat sağlayacak...)

Cemal Paşa: Çetin Tekindor (Arada buğulu konuşmalar yapacak)

Ve ana karakterimiz Handan: 
a-Cansu Dere
b-Deniz Çakır
c-Nergis Öztürk
d-Ahu Türkpençe
e-Fahriye Evcen 

Merak etmeyin kim kazanırsa kazansın, geriye kalanlar Hüsnü Paşa'nın sevgilileri olarak boy gösterecektir. 

Gerçekten de eğlenmişiz, diğer buluşmamıza kadar esenkalın...