12 Mart, 2013

"Kurtlukta düşeni yemek kanundur"


Bir adam düşünün, İttihat ve Terakki Cemiyeti'nde "Küçük Efendi" diye anılsın, ünlü Karakol cemiyetini kurup ona ismini versin,  Malta'ya sürgün edilsin, sürgünden kaçsın, İzmir Suikasti sebebiyle yargılanarak ölüm cezasına çarptırılsın... Ancak yine de hakkında ayrıntılı bilgi sahibi olmayalım. Ve tarihsel olarak çalışmamız namümkün ya da en iyi ihtimalle çok zor olsun. Evet bu kişi Kara Kemal'den başkası değil...

Kurt Kanunu, İthaki Yayınları
Kara Kemal'in biyografisi yazılmamış olabilir, ancak kendisinin başrolde olduğu bir roman mevcut: Kurt Kanunu. Bana göre, bu kitap tarihsel bir gerçekliğin akıcı bir üslupla roman haline getirilmesinin önemli bir örneğini teşkil ediyor. Kemal Tahir, eserinde cumhuriyetin kurulmasından sonra su yüzüne çıkan ve 1927'ye kadar da süren bir savaşı, İnkılapçılarla İttihatçıların savaşını resmediyor. Bu kurgunun ana meselesi İzmir Suikasti'dir. Suikastin çerçevesinde gerçekleşen ya da daha doğru bir deyişle Kemal Tahir'in gerçekleştiğini düşündüğü olaylar Kara Kemal'i odak noktasına alarak okuyucuya aktarılıyor. Olay örgüsü tarihsel sürece uygun bir şekilde ilerliyor: Suikast planı ortaya çıkıyor, yargılamalar başlıyor, Kara Kemal kaçıyor, bu sırada gıyabında bir idam cezası veriliyor ve yakalanmadan hemen önce intihar etmeyi tercih ediyor.

Bu kitabın olay örgüsü, zaten tarihsel bir gerçeklikten esinlenildiği için şaşırtıcı ya da yaratıcı değil. Ancak asıl mesele, bence Kemal Tahir'in adaşı Kara Kemal'i nasıl ince ince işlediğinde yatıyor. Bu noktada yazar, yukarıda bahsettiğim o akademik yokluğu doldurmaya çalışırcasına, Kara Kemal'in siyasi ve iktisadi ideolojisine, insani özelliklerine değiniyor. Bir başka deyişle Kara Kemal konuşurken kendi biyografisini yazıyor, bir devrin hesabını yapıyor. "Tarihin örneğini yazmadığı kurtlar boğuşmasına girip, yenik düştük. Kurtlukta düşeni yemek kanundur" derken 1920'lerin nasıl bir karmaşa ortamı olduğuna kurgusal da olsa işaret ediyor.  Ve şaşırtıcı olarak, Kemal Tahir, hayat hikayesine öylesine baktığmızda bile korkutucu gelecek bir adamı bize sevdiriyor. Kara Kemal intihar ettiğinde, okuyan herkes üzülüyor. Ya da en azından kitabı okuyan kişilerin bana aktardığı duygu bugüne kadar bu yönde oldu.

Eğer siz de, konusunu gerçek karakterleden alan romanları seviyorsanız, Kurt Kanunu'nu okumanızı öneririm. İçinde yazan her fikre katılmasam da (bkz. hilafet meselesine ilişkin konuşma ve tahliller) tarihte çokça okuduğum bir meseleyi, karşıt tarafın kişisel bir serüveni üzerinden çözümlemek bir hayli eğlenceli bir okuma deneyimi diye düşünmekteyim.

Meraklısına not: Kurt Kanunu geçtiğimiz yıl bir de dizi olarak uyarlandı. Ancak hangi dinamiklerle yapıldığı çok ortada olduğu için kitabı ne kadar sevsem de seyretmeyi reddettim. Tavsiye etmem. 

1 yorum :

  1. "Tarihin örneğini yazmadığı kurtlar boğuşmasına girip, yenik düştük. Kurtlukta düşeni yemek kanundur" derken 1920'lerin nasıl bir karmaşa ortamı olduğuna kurgusal da olsa işaret ediyor.

    yukarıda bahsedilen kurtlar boğuşması 1. dünya savaşıdır, 1920 lerin siyasi çekişmeleri değil.

    YanıtlaSil