04 Ağustos, 2012

Bir yazıda Terazi burcunun başucu kitabı diye bahsediliyordu "Dorian Gray’in Portresi"nden. O yazıyı okumamdan çok sonra geçmişti kitap elime ve güzelliğe düşkün olan Terazi’nin esinlenebileceklerinden çok daha ötesini buldum bu kitapta.

Gençlik, güzellik, yaşlılık, ölüm, ahlak, dostluk, pişmanlık üzerine son derece akıcı bir anlatıma sahip, dönemine göre oldukça cesur bir kitap Dorian Gray’in Portresi. Tüm tabulardan arınmış olarak tekrar tekrar okunmayı ve üzerinde düşünmeyi hak ediyor Oscar Wilde'ın bu kitabı. Okurken, kendinizi özdeşleştirdiğiniz karaktere göre de kitaptan alacaklarınız değişiyor.

Kitapta altını çizdiğim yerlere bakınca; Dorian’ın ruh – beden arasında yaşadığı büyük ikilem ya da ressam Basil’in yoğun manevi hislerindense, Lord Henry’nin söylediklerinin çoğunlukta olduğunu fark ettim. Zaten bütün kitap Lord Henry’nin saf ve dünyalar güzeli Dorian’ın beynini ve ruhunu ele geçirişi üzerine yazılmış desem bence yanılmış sayılmam.

İlk okuduğumda, Lord Henry Dorian’ı olduğu gibi beni de ele geçirmişti. Bir gün yaşlanacak olmayı hala kabullenememiş biri olarak, benim yerime yaşlanacak ve buruşacak bir portre fikri çok cazip geldi.  Çünkü Lord Henry’nin dediği gibi “Gençliğiniz gidince güzelliğiniz de gidecek, o zaman birden göreceksiniz ki kazanabileceğiniz zafer kalmamış. Ya da adi birtakım zaferlerle yetinmek zorunda kalacaksınız ki, geçmişin anıları bu zaferleri yenilgiden de acı kılacak sizin için.”

Ruhunu geliştirecek olan yaşamın bedenini çirkinleştirmesine izin vermek istemeyen, güzelliği ebediyen kalacak olan her şeyi kıskanan ve sonsuza kadar genç ve güzel kalmanın cazibesine kapılan Dorian, kitabın sonunda ruhunun kirlenmesine daha fazla dayanamayıp portreyi ve kendini yok ettiğinde ben de bu düşüncenin çok da çekici olmayabileceğini düşündüm.

Ressam Basil’in elinden, dostu Dorian’ı alan ve düşünceleriyle zehirleyip onun sonunu getiren Lord Henry aslında sevilmeyi hak etmiyor gibi görünse de; dile getirdikleri o kadar gerçek ve çekici ki, hayatımın sonuna kadar, neden yaşlanıp çirkinleşmek zorunda olduğumu sorgulayacak, dünyada en şanslıların aptallar ve çirkinler olduğuna isyan edecek ve Lord Henry’i seveceğim. Çünkü o benim “işlemeyi göze alamadığım tüm günahları” simgeleyecek.

0 yorum :

Yorum Gönder