05 Mayıs, 2013

"Yaşanan an da anı olacak." - Savinio

Belki benim eksikliğim; ama Tezer Özlü ile tanışmam bu kitapla oldu. Kalanlar, İstiklal'e her gidildiğinde uğranan Yapı Kredi Yayınları'ndan arka kapak yazısı bile okunmadan alınan ve bir dost tarafından bana hediye edilen bir kitap.

Riva'da "Kalanlar"
Eğer şu sıralar görece keyifli ve sağlam bir ruh haline sahip olmasaydım, aslında beni hayata küstürebilirdi okuduklarım. Olumsuz bir yorum olarak algılanmasın bu. Aksine; oldukça güçlü, oldukça gerçek, oldukça bana yakın, sıklıkla kafa yorduğum düşünceleri okudum Kalanlar'da. Zeminim biraz kaygan olsaydı ya da kitabı Riva'da dere kenarında, yeşillikler içerisinde okumuş olmasaydım, okuduklarım ve okudukça düşündüklerim 'kendini özgürleştirecekti, fırlayacaktı, bir roket gibi evrene, boşluğa, sonsuz boşluğa". Sonuçta ben de onun gibi "her zaman güzelliklerin değil de güçlük, terslik, acı ve öfkenin peşinden koşan bir insanım".


Güzelsin Tezer Özlü. Güzel ve kadın...
Tezer Özlü'nün hayatını ve yaşadığı psikolojik rahatsızlık dönemini okuyunca; kitapta hayata, acıya, baskıya, insan olmaya, aşka, özleme ve ölüme dair olan cümlelerini daha iyi anladım.
Yorulmuş Özlü; bu hayattan, bir zamanlar yaşadığı ülkeden, "birer fabrika ürünü gibi görünen dünya insanları"ndan, onları düzeltmek için çabalamaktan yorulmuş, insan olma çabası yormuş onu. Ve sonunda da bırakmış, uzaklaşmış onlardan. Hayran olduğu Pavese'nin sözleriyle seslenmiş her şeye: "Ne kadar can sıkıcısınız hepiniz." Bıkmış ve aslında artık biraz da 'onlardan' olmak istemiş: 'uykularını uyuyan, iştahlarını yiyen, sevişme isteklerini boşaltanlardan' olmak istemiş.

Yirmili yaşlarını "aklın bittiği yerleri ve çıldırmanın sınırlarını" arayarak geçirmiş. Düzenden ve güvenden kaçarak yaşamış, aklın yetmediği yerde çılgınlığın özgürlüğünü keşfetmiş. Otuzlu yaşlarındaysa, kendisinin deyimiyle, ne akıllı ne de çılgınmış. Sürekli özlem durumunda yaşamış. Özlemek, varlığının bir parçası olmuş. Bu yüzden de diyor ki: "Özlemlerim kalmadı." Bu tanımlama önce garip gelse de, sonra anladım özlemin içselleştirilmesini ve sürekli özlemekle yaşamak hissini.

Bu kısacık kitabın kısacık yorumunda özetle diyebilirim ki; Kalanlar, akılla çıldırmanın arasında gidip gelmiş, özlemiş, acı çekmiş, bunları içselleştirmiş, ölümü beklemiş, dış dünyayla barışamamış, kendisiyle yaşamış, 'acıyla bağlantılı mutluluğunu sevmiş' güzel bir kadının ardından kalanlar... Yaşamak da güç gelmiş ona, ölmek de; ama sonunda 43 yaşındayken 'hayat' onun adına yapmış seçimi: ölmek.
Riva'dan "Kalanlar"




0 yorum :

Yorum Gönder