17 Kasım, 2013


Bir bitişi anlamanın en iyi yolu başlangıca bakmaktadır...Hallaç, 5 ay önce aramızdan ayrılan Leyla Erbil'in ilk öykü kitabı olarak bize yazarın edebi hayatı ile ilgili bir başlangıç sunmakta.

Yazar bu kitabı ile aile, kadın, cinsellik, geleneksellik ve alaturkaya dair konular üzerinden burjuva yaşamındaki ikiyüzlülüğe ve yapaylığa eleştirel bir bakış açısı sunar. Kendine has düzenlediği söz dizilimleri ve noktalama işaretlerini yeniden yarattığı (üç virgül, virgüllü soru işareti gibi ) ya da hiç kullanmadığı biçimsel bir çatı içinde öykülerini işler. 

Biçimsel zorluklara karşı ilgim de olduğu için ilk başta öykülerin içeriğinden ziyade yazarın üslubu ve biçimsel unsurlarının etkisi altında kaldığımı itiraf etmeliyim. Beni istediği yöne çekti tabi buna izin vermiş de olabilirim! Bu biçimsel salınımın etkisi ile geçen ilk bölümün ardından Sait Faik Abasıyanık'ın anısına diye başlayan ikinci bölümde artık direnç göstererek daha fazla savrulmadan devam ettim. Bu arada yazarın eserlerinde Freud' dan etkilendiğini ve 'Psikaniliz yöntemlerden' yararlandığını belirtelim. Bu da yazarın tarzını farklılaştıran önemli unsurlardan biri.
Yazar başta burjuva yaşamındaki yapaylığı öykülerinde yansıtırken okuyucuya bunu dışarıdan gözlemlediği hissini veriyor. Ama ardından alaturkaya, gelenekselliğe karşı kurduğu eleştiri ile bir anda karakterle kendinizi yan yana bulabiliyorsunuz. 'İncik Boncuk' öyküsü bunun en güzel örneklerden biri. Öyküde tren yolculuğunda aynı kopartmanda oturan iki kadının sohbeti üzerinden kadın, aile ve cinsellik konularında alaturkaya karşı bir eleştiri yapılıyor.

Kitabın ilk basım tarihi 1960 ve öyküler bu yıllarda geçiyor. Ancak günümüzde hali hazırda devam eden aile, kadın, cinsellik, geleneksellik ve alaturkaya dair toplumsal çelişkileri ele aldığı için öyküler bizi aslında pek yabancısı olmadığımız bir dünyaya sokuyor.

Nobel Edebiyat Ödülü'ne ülkemizden ilk kadın aday olan Erbil'in ifadesiyle Hallaç, “İçinden çıktığı toplumun insanlarıyla bir denge kuramaması, tüm yargılara başkaldırmış, bilinçli olarak bir seçmeye gitmeyen insanı” anlatır. Son olarak, eğer üç virgüllere kapılıp gitmezseniz kitap karakterler gibi okuyucunun da 'seçmeye gitmeyen insan' olduğunu yüzüne vuruveriyor. Uyaralım...







0 yorum :

Yorum Gönder