23 Şubat, 2014

O bir best seller, o bir polisiye ve aynı zamanda komik! Ey okuyucu daha ne istiyorsun! Bu kitabı al ve oku!

Bir kitabı tanımak için elinize aldığınızda 5 duyu organınızın bir kısmını kullanarak şöyle güzelce evirip çevirmek istersiniz –en azından ben isterim- ama bazen buna fırsat kalmadan kitap durduğu rafı, kapağı ve etrafını saran reklamları ile kendini anlatmaya başlar. Galiba bu genel olarak best seller kitaplarda yaşanılan bir durum. Bir yandan da şöyle bir gerçek var ki bazen okuyucu olarak hazıra konmak istiyoruz; herkesin beğenisini toplamış, konusu da ilginç ve önemli otoriterlerden kabul görmüş… e daha ne olsun! Benim bir şey keşfetmeme ya da aramama gerek yok, keşfedilmiş ve onaylanmış. Benim yapmam gereken tek şey sadece ‘okumak’ ve tadını çıkarmak. Kitap okumanın en pasif hali bu olsa gerek. İşte bu, best seller kitap okumanın dayanılmaz rahatlığı…


Neden bunları anlatıyorum size çünkü bu yazımda bu formüle uyan bir kitaptan, Pis Maymun’ dan bahsedeceğim. Pis Maymun’ un kapağında belirtildiği üzere, eser New York Times Best Seller olmuş ve tür olarak polisiye ile yetinmeyip muzip bir komediyi özüne eklemiş. Kitabın anlatımı ise Amerikanvari espri anlayışına sahip bir dile dayanıyor.

“Orman uğultularını anımsatan gülüşüyle, iki bülbülü tünedikleri daldan kaçırdı.”

Yazar, Miami’de geçen bir cinayeti kitaptaki karakterlerin içine düştükleri komik durumlar ile iç içe geçmiş şekilde anlatıyor. Carl Hiaasen’ın sadece bu kitabı değil daha önceki kitapları da çoksatarlar listesine girmiş. Yazarlığın yanında asıl mesleği olan gazeteciliği Miami Herald gazetesinde kendisine ait köşesi ile sürdürmekte. Yazarın gazetecilik geçmişinin kitaplarındaki başarısına etkisi olmuş gibi duruyor.

Cinayeti çözmek üzere peşine takıldığımız başkarakterimizin adı Andrew Yancy, kendisi trajikomik bir olay nedeniyle rozetine el konulmuş bir dedektif. Yancy’nin amacı geçici olarak yaptığı lokanta müfettişliği işinden kurtulup tekrar dedektifliğe dönmek. Miami’de tekne gezisi yapan turistlerin oltalarına takılan bir kopuk kol parçasının dönüp dolaşıp Yancy’nin buzluğuna girmesi ile her şey başlıyor. Bu olayın peşine takılan Yancy dedektiflik içgüdüleri ile olayı çözmeyi ve rozetini geri almayı hedefliyor. Yancy’nin cinayeti çözümlemesine ara verdiğimiz zamanlarda çok renkli yan karakterlerin başından geçenleri takip ediyoruz. Bütün yan hikâyeler bir şekilde Yancy’e ve cinayete bağlanıyor. Kitabın başında da gerçek olaylara dayandığı belirtilen lokanta müfettişliğine yönelik betimlemeler var ki bir süre dışarıdan yemek yeme konusunda beni soğuttu. Aslına bakarsınız bu betimlemeler bana cinayetin kendisinden daha ilginç geldi. Bilumum polisiye dizisi ve filmi izlemiş şahsıma cinayetin örgüsü ve kurgusu pek etkileyici gelmedi. Adeta bir CSI dizisi gibi çok organize ve temiz bir şekilde bütün parçalar birer birer yerine oturuyor. Ama mutlu sonu birden okuyucunun kucağına bırakmıyor, onu da gayet tertipli bir şekilde okuyucuyu tatmin edecek kadar sunuyor. Bu nedenle yan hikâye ve karakterleri takip etmek daha heyecanlı hale geliyor. Bu arada kitabın adında yer alan maymun ise mecazi anlamda değil; Driggs adında Johnny Depp’in Karayip Korsanları filminde yer almış tütün bağımlısı histerik bir maymuna dayanıyor. Bu kısmı benim gibi kitap boyunca anlamsız bir şekilde neden pis maymun? diye sorabilecek kişilere ithaf ediyorum.

Kitaptaki karakterlere baktığınızda kendi halinde görece normal diyebileceğiniz bir karakter yok.Hepsi bu muzip polisiyede aşırılıklarla bir şeylere bağlılık gösteriyor.  Bu bağlılık para, iş, aşk, cinsellik, doğa, mülk gibi çeşitli alanları içeriyor ve karakterler hepsine bir tutkuyla değil de bir taşkınlıkla ulaşıyor.

Son olarak Dexter ’ı bilenlere sesleniyorum: Şu ana kadar yazıda geçen Miami, dedektif, tekne, denizden çıkan kopuk kol parçası kelimelerini okuyup da bilinçaltınızda hala Dexter Morgan uyanmadı mı? Şahsen kitabın ilk kısımlarında her an Dexter’ın iç sesinden cümleler okuyacakmışım gibi bir hissiyat içine girdim.   

Kitabın gayet akıcı ve eğlenceli dili ile popüler olanı kurup popülere ulaştığı tanısına dayanarak yazımı sonlandırıyorum. Bu arada kanıtlamak şuan için güç olsa da eğer yazar bu kitaptan dizi yapılır diye aklından geçirmediyse gerçekten popüler kültür kirletmiş beni!

0 yorum :

Yorum Gönder