O bir best seller, o bir polisiye ve aynı zamanda komik! Ey okuyucu daha ne istiyorsun! Bu kitabı al ve oku!
Bir kitabı tanımak için elinize aldığınızda
5 duyu organınızın bir kısmını kullanarak şöyle güzelce evirip çevirmek
istersiniz –en azından ben isterim- ama bazen buna fırsat kalmadan kitap durduğu
rafı, kapağı ve etrafını saran reklamları ile kendini anlatmaya başlar.
Galiba bu genel olarak best seller
kitaplarda yaşanılan bir durum. Bir yandan da şöyle bir gerçek var ki bazen okuyucu olarak hazıra konmak istiyoruz; herkesin beğenisini toplamış, konusu da
ilginç ve önemli otoriterlerden kabul görmüş… e daha ne olsun! Benim bir
şey keşfetmeme ya da aramama gerek yok, keşfedilmiş ve onaylanmış. Benim yapmam
gereken tek şey sadece ‘okumak’ ve tadını çıkarmak. Kitap okumanın en pasif
hali bu olsa gerek. İşte bu, best seller
kitap okumanın dayanılmaz rahatlığı…
Neden bunları anlatıyorum size
çünkü bu yazımda bu formüle uyan bir kitaptan, Pis Maymun’ dan bahsedeceğim. Pis
Maymun’ un kapağında belirtildiği üzere, eser New York Times Best Seller olmuş
ve tür olarak polisiye ile yetinmeyip muzip bir komediyi özüne eklemiş. Kitabın
anlatımı ise Amerikanvari espri anlayışına sahip bir dile dayanıyor.
“Orman uğultularını anımsatan
gülüşüyle, iki bülbülü tünedikleri daldan kaçırdı.”
Yazar, Miami’de geçen bir cinayeti
kitaptaki karakterlerin içine düştükleri komik durumlar ile iç içe
geçmiş şekilde anlatıyor. Carl Hiaasen’ın sadece bu kitabı değil daha önceki
kitapları da çoksatarlar listesine girmiş. Yazarlığın yanında asıl mesleği olan
gazeteciliği Miami Herald gazetesinde kendisine ait köşesi ile sürdürmekte. Yazarın
gazetecilik geçmişinin kitaplarındaki başarısına etkisi olmuş gibi duruyor.
Cinayeti çözmek üzere peşine
takıldığımız başkarakterimizin adı Andrew Yancy, kendisi trajikomik bir
olay nedeniyle rozetine el konulmuş bir dedektif. Yancy’nin amacı geçici
olarak yaptığı lokanta müfettişliği işinden kurtulup tekrar dedektifliğe
dönmek. Miami’de tekne gezisi yapan turistlerin oltalarına takılan bir kopuk
kol parçasının dönüp dolaşıp Yancy’nin buzluğuna girmesi ile her şey başlıyor. Bu
olayın peşine takılan Yancy dedektiflik içgüdüleri ile olayı çözmeyi ve
rozetini geri almayı hedefliyor. Yancy’nin cinayeti çözümlemesine ara verdiğimiz
zamanlarda çok renkli yan karakterlerin başından geçenleri takip ediyoruz.
Bütün yan hikâyeler bir şekilde Yancy’e ve cinayete bağlanıyor. Kitabın başında
da gerçek olaylara dayandığı belirtilen lokanta müfettişliğine yönelik betimlemeler var ki bir süre dışarıdan yemek yeme konusunda
beni soğuttu. Aslına bakarsınız bu betimlemeler bana cinayetin kendisinden daha
ilginç geldi. Bilumum polisiye dizisi ve filmi izlemiş şahsıma cinayetin örgüsü
ve kurgusu pek etkileyici gelmedi. Adeta bir CSI dizisi gibi çok organize ve temiz
bir şekilde bütün parçalar birer birer yerine oturuyor. Ama mutlu sonu birden
okuyucunun kucağına bırakmıyor, onu da gayet tertipli bir şekilde okuyucuyu tatmin
edecek kadar sunuyor. Bu nedenle yan hikâye ve karakterleri takip etmek daha heyecanlı
hale geliyor. Bu arada kitabın adında yer alan maymun ise mecazi anlamda değil;
Driggs adında Johnny Depp’in Karayip Korsanları filminde yer almış tütün bağımlısı
histerik bir maymuna dayanıyor. Bu kısmı benim gibi kitap boyunca anlamsız bir
şekilde neden pis maymun? diye sorabilecek kişilere ithaf ediyorum.
Kitaptaki karakterlere
baktığınızda kendi halinde görece normal diyebileceğiniz bir karakter yok.Hepsi
bu muzip polisiyede aşırılıklarla bir şeylere bağlılık gösteriyor. Bu bağlılık para, iş, aşk, cinsellik, doğa,
mülk gibi çeşitli alanları içeriyor ve karakterler hepsine bir tutkuyla değil
de bir taşkınlıkla ulaşıyor.
Son olarak Dexter ’ı bilenlere
sesleniyorum: Şu ana kadar yazıda geçen Miami, dedektif, tekne, denizden çıkan kopuk kol parçası
kelimelerini okuyup da bilinçaltınızda hala Dexter Morgan uyanmadı mı? Şahsen
kitabın ilk kısımlarında her an Dexter’ın iç sesinden cümleler okuyacakmışım gibi
bir hissiyat içine girdim.
Kitabın gayet akıcı ve eğlenceli
dili ile popüler olanı kurup popülere ulaştığı tanısına dayanarak yazımı
sonlandırıyorum. Bu arada kanıtlamak şuan için güç olsa da eğer yazar bu
kitaptan dizi yapılır diye aklından geçirmediyse gerçekten popüler kültür
kirletmiş beni!
0 yorum :
Yorum Gönder