“İmparatorluğun yeni adamları yeni
başlangıçlara, yeni bölümlere, temiz sayfalara inanan insanlar; ben ise eski
öyküyle uğraşıyor ve öykü bitmeden bütün bu zahmete değdiğini düşünmeme yol
açan nedenin ortaya çıkacağını umuyorum.”
“…Onları ezmiş olan devin beni de
ezmesi niye olanaksız olsun ki? Ölümden korkmadığıma gerçekten inanıyorum.
Bence çekindiğim şey böylesine aptal ve şaşkın biri olarak ölmenin utancı.”
Coetzee, eserlerinde Güney
Afrika’yı ve sömürge yönetimi politikalarını eleştirel bir dille konu almayı
tercih eder. 1980 senesinde yayınlanan Barbarları
Beklerken’de de, hayali bir imparatorluğun sınır kasabasında uzun yıllar
görevde bulunan bir yargıcın gözünden aslında yine kendi gündemini aktarmaktadır.
Bu kitabında sadece uygulanan politikalara değil yerel halka –kitapta geçtiği
haliyle “barbarlara”- yönelik oluşan olumsuz algılara dair de çok ağır
eleştiriler getirmektedir.
Fakat bu eser salt bir
emperyalizm eleştirisi olarak da görülmemeli. Barbarları Beklerken, Coetzee’nin kullandığı alegorik anlatım tarzı
ile de genel olarak iktidarın her türlü baskı pratiklerine, -bu hikayede
örneklendirilen- “barbar” ve “düşman” gibi dışlayıcı ve ötekileştirici diline
karşı önemli bir meydan okuma fırsatı da sunmaktadır.
Hikaye, bulunduğu
bölgenin en yetkili kişisi olan bir sulh yargıcının, sivil savunmanın en önemli
departmanından gönderilen bir albaydan, “barbarların” imparatorluğa karşı bir
isyan planı hazırladığı haberini almasıyla başlar. Hemen ardından bölgenin dört
bir yanında geniş çaplı bir soruşturma başlatılır ve beraberinde işkencelere ve
çeşitli zulümlere istemeyerek, zaman zaman da kendi yöntemleriyle karşı çıkarak
ve isyan ederek tanıklık eder yargıç.
Bu kitabında hikayesini
yalın ve akıcı bir dille anlatır Coetzee. Özellikle mekanların ve olayların
tasvirlerini çok iyi bir şekilde yapar. Yazarın anlatım tarzının bir başka
etkileyici yanı ise hikayenin baş kahramanı olan sulh yargıcının, görevi ve
vicdanı arasında yaşadığı gelgitler ve yoğun iç münakaşalarının anlatıda merkezi
bir rolünün olması. Durumlar üzerinden yapılan psikolojik analizler ve rüya
sahnelerinin detaylı anlatımı yargıçla beraber okuyucuyu da kendine yönelik bir
iç yolculuğa çıkarır ve yazar, böylelikle anlattığı konunun farklı açılardan
derinlemesine analizini sunar.
Çağımızın en önemli
yazarları arasında sayılan J.M. Coetzee, Nobel Edebiyat ödülünü 2003 senesinde almıştır.
Barbarları Beklerken kitabı ise
Penguin yayınevi tarafından 20. yüzyılın en iyi kitapları arasına seçilir. Aynı
zamanda Coetzee’nin bu kitabından esinlenerek Philip Glass tarafından
hazırlanan bir opera gösterisi de bulunmaktadır.
0 yorum :
Yorum Gönder