07 Aralık, 2013




İmparatorluğun yeni adamları yeni başlangıçlara, yeni bölümlere, temiz sayfalara inanan insanlar; ben ise eski öyküyle uğraşıyor ve öykü bitmeden bütün bu zahmete değdiğini düşünmeme yol açan nedenin ortaya çıkacağını umuyorum.

“…Onları ezmiş olan devin beni de ezmesi niye olanaksız olsun ki? Ölümden korkmadığıma gerçekten inanıyorum. Bence çekindiğim şey böylesine aptal ve şaşkın biri olarak ölmenin utancı.”

Coetzee, eserlerinde Güney Afrika’yı ve sömürge yönetimi politikalarını eleştirel bir dille konu almayı tercih eder. 1980 senesinde yayınlanan Barbarları Beklerken’de de, hayali bir imparatorluğun sınır kasabasında uzun yıllar görevde bulunan bir yargıcın gözünden aslında yine kendi gündemini aktarmaktadır. Bu kitabında sadece uygulanan politikalara değil yerel halka –kitapta geçtiği haliyle “barbarlara”- yönelik oluşan olumsuz algılara dair de çok ağır eleştiriler getirmektedir.
Fakat bu eser salt bir emperyalizm eleştirisi olarak da görülmemeli. Barbarları Beklerken, Coetzee’nin kullandığı alegorik anlatım tarzı ile de genel olarak iktidarın her türlü baskı pratiklerine, -bu hikayede örneklendirilen- “barbar” ve “düşman” gibi dışlayıcı ve ötekileştirici diline karşı önemli bir meydan okuma fırsatı da sunmaktadır.
Hikaye, bulunduğu bölgenin en yetkili kişisi olan bir sulh yargıcının, sivil savunmanın en önemli departmanından gönderilen bir albaydan, “barbarların” imparatorluğa karşı bir isyan planı hazırladığı haberini almasıyla başlar. Hemen ardından bölgenin dört bir yanında geniş çaplı bir soruşturma başlatılır ve beraberinde işkencelere ve çeşitli zulümlere istemeyerek, zaman zaman da kendi yöntemleriyle karşı çıkarak ve isyan ederek tanıklık eder yargıç. 
Bu kitabında hikayesini yalın ve akıcı bir dille anlatır Coetzee. Özellikle mekanların ve olayların tasvirlerini çok iyi bir şekilde yapar. Yazarın anlatım tarzının bir başka etkileyici yanı ise hikayenin baş kahramanı olan sulh yargıcının, görevi ve vicdanı arasında yaşadığı gelgitler ve yoğun iç münakaşalarının anlatıda merkezi bir rolünün olması. Durumlar üzerinden yapılan psikolojik analizler ve rüya sahnelerinin detaylı anlatımı yargıçla beraber okuyucuyu da kendine yönelik bir iç yolculuğa çıkarır ve yazar, böylelikle anlattığı konunun farklı açılardan derinlemesine analizini sunar.
Çağımızın en önemli yazarları arasında sayılan J.M. Coetzee, Nobel Edebiyat ödülünü 2003 senesinde almıştır. Barbarları Beklerken kitabı ise Penguin yayınevi tarafından 20. yüzyılın en iyi kitapları arasına seçilir. Aynı zamanda Coetzee’nin bu kitabından esinlenerek Philip Glass tarafından hazırlanan bir opera gösterisi de bulunmaktadır. 

0 yorum :

Yorum Gönder