10 Ocak, 2014

Bir takipçimizin seçtiği "Lupo'nun Adı"ndan sonra okumak için seçtiğimiz kitap "Trainspotting" oldu. Ekipten Burcu ve Merve Beşiktaş Alkım'da "Hangi kitabı alsak, acaba bu nasıldır?" diye dolaşırken Burcu "Trainspotting"in arka kapağını ilgi çekici bulup, almaya karar verdi. Ne diyor arka kapakta? "Trainspotting, dibe vurmaktan çekinmeyenlerin öyküsü. Kısa ve hayal kırıklıklarıyla dolu hayatların baştan kabulü… Trainspotting, şimdi ve her zaman, bir iş-bir eş-bir yuva masallarıyla doymaktansa hayatın gerçekleriyle aç kalmayı seçenlerin gün sonu özeti. Yaşamlarını kariyerle ya da ilişkileriyle anlamlandırmaya çalışanlara inat, bambaşka şeylerin üzerine şeytan arabalarıyla tam gaz gidenlerin çarpıcı, unutulmaz, kafası güzel ve hazmı zor hikâyesi Trainspotting."



Gözde ve Merve'nin kitabın çok sert olması yönündeki tüm uyarılarına rağmen "Trainspotting" okuma kitabımız haline de geldi. Kitabı seçiş hikayemiz böyleydi ama kitap buluşmamızda kitabı bitirmeyi başaran az kişi vardı. Çünkü kitapta kullanılan dilin argo yüklü olması ve anlatılan "iğrençlik"lerin sertliği okumayı gerçekten de zor bir hale getiriyordu.


Ekip arkadaşlarımızın bir kısmı İstanbul'da bulunmadığı için buluşmamıza katılım diğer buluşmalarımızdan daha düşüktü. Kitabın okunma sayısı da düşük olunca biz de kitap hakkında eleştiri yapmaktan çok Mine'nin doğum günü kutlaması ve bir sonraki kitabımızın seçimine ağırlık verdik. 


Bu arada unutmadan belirtelim bir sonraki kitabımız Selim İleri'den "Mel'un".


"Trainspotting" sevilmesi zor bir kitap olsa da, kitabı bitirmeyi başaran ekip üyelerimizin kitabı sevdiğini belirtebiliriz. İlk 70-80 sayfasının okunması, anlatılan -kelimenin gerçek anlamıyla- pislikler dolayısıyla zor ve mide bulandırıcı denebilir. Tavsiyemiz aç karnına ve metrobüs, tren, vapur, hatta uçak gibi toplu taşıma araçlarında okunmaması yönünde. İlerledikçe küfür ve argo kullanımı azalmasa da, kitabın akıcılığı artıyor, hatta bazı satırların altını bile çizebiliyorsunuz. Bu hususta başka bir tavsiyemiz; sevdiğiniz, saydığınız, iş yaptığınız kişilerle iletişim halinde iken okumayınız. Çünkü size seslenildiğinde en basit ve 'terbiyeli' şekliyle "Ne var be b.k?" gibi cevaplar verebilme olasılığınız çok artıyor.


Şaka bir yana kitap dışlanmış, eğitimsiz, işsiz gençlerin 'hayat'la olan dertlerini gayet net ifade ediyor. Uyarıcı maddelere ilişkin övgü ya da yergi yapmıyor, olanı olduğu gibi gösteriyor. Hatta kitabı baştan sona okuduktan ve üstüne filmi de izledikten sonra uyarıcı maddelere ilişkin bakışınız tamamen tiksinme ve kaçınmaya dönüyor. Özellikle Renton'ın uyuşturucudan kurtulması için evde annesi ve babası tarafından bakıldığı zamanın anlatıldığı kısım okunmaya ve izlenmeye değer.  Anlatım tarzı ve kurgusu açısından anlaşılması, faklı karakterlerin ağzından anlatılan bölümler ve her karakterin birden fazla adı olması nedeniyle, biraz zor ancak keyifli.


Biraz bulanık da olsa buluşmadan bir kare


Şimdi geldik bir klasik olan "Ne dediler?" kısmına:

Burcu: "Sert ama ruhumun derinliklerine işleyemedi."
Hazal:  "Tuvalet kısmına kadar iyi dayandım bence ben"
Gözde: "Kusura bakmayın ama ben bunu okuyamayacağım"
Mine:   "Ben de okuyamayanlar kulubündeyim!"
Merve:  "Filmi yıllar sonra tekrar izleyince kitap daha iyiymiş bence."

4 yorum :

  1. Yalnız, Burcu A. Beyoğlu Belediye Başkan Adayı gibi poz vermemiş mi? :) Biz de ekibi...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :) Ekipte başkan adayının en heyecanlı destekçisi Merve. Mine'de bir "Destekliyorum ama neden bilmiyorum." bakışı ve Hazal P.'de ise herzamanki karizmatik duruş... Ekip sağlam :)

      Sil
  2. Merve: "Kadın adayları destekliyoruz, sinerjiyle başaracağız."
    Mine: "Belki bir sosyal yardım olurdu?"
    Hazal: "Ona yamuk yapan bana yapmış sayılır."
    Burcu: "İddialıyım, kazanacağım!"

    Bloğumuz biraz gülsün istedim :-) Söz, Mel'un buluşmasında daha ciddiyetli takılacağım.

    YanıtlaSil
  3. Yorumlar harika! Adayımızın tabi ki her daim yanındayız! Sosyal yardım ve eşitsizlik konusuna da bir el atacaksın söz değil mi Burcu?:)

    YanıtlaSil